İSA MESIH’IN ÖNDERLIĞI
YAŞAMDA
Ve her zaman bu konudaki en büyük tehlike, “bu modeli gerçekleştirememek” değil; İsa Mesih’in yaşamımızı istediği Yaşamın Kalitesi’ni sağlayamamaktır.
7/5/2006
Bütün bunları demişken, gündelik yaşamımızda 1.Korintliler 12. ve 13. bölümde anlatılan o düzeyi yakalayamamışsak anlattıklarımızın hiçbir değeri olmayacağını hatırlatalım. Aslında İsa Mesih’in Kendi Topluluğunun Yaşamı’ndan bahsetmeden, “toplantılardan” bahsetmek pek de doğru değil. Ve aslında insanların, önceden tertip edilmiş kutsal adam şovuna “özgürlükleri” kendi hırsları ve arzuları için kullanan insanlardan kaçış olarak bakmalarının sebebi; dindar kişilerin dünyasal, Tanrı’dan uzak ve benmerkezci bir yaşam sürebilmeleridir. 1.Korintliler 12 ve 13. bölümlerde anlatılan gündelik yaşam kalitesi, 14. bölümde tasvir edilen özgürlüklerin ön koşuludur.
Şu zamana kadar saydığımız birkaç durumu aynı başlık altında toplarsak; Tanrı’nın isteği, Kutsallarının toplantılara izleyiciler yerine kahinler olarak katıldığı, “kardeşler olarak” gündelik yaşamın birlik içinde paylaşıldığı bir topluluktur (Efesliler 3:10; Elçilerin İşleri 2:42—47; 1. Korintliler 12; İbraniler 3:12-14). Ve her zaman bu konudaki en büyük tehlike, “bu modeli gerçekleştirememek” değil; İsa Mesih’in yaşamımızı istediği Yaşamın Kalitesi’ni sağlayamamaktır. Tanrı’nın istediği şey “bir araya toplanmamız”, “tanıklığımızı aktarmamız” ya da “duygusal ilahiler söylememiz” değil; O’nun Mirası’na sahip çıkmamızdır. O, Adanmış İnsanlar görmek istiyor; “en küçüğünden en büyüğüne” İsa Mesih’in Ruhu ile dolu olan gerçek Hristiyanlar (Luka 9:23-27, 57-62).
Bu, planlanmış olsun ya da olmasın, toplantılarımızda rahat ya da esnek olmakla ya da “Ruh ile yönetilmesi ile” ilgili değildir. Sonuçta ne yapacağımızı tam olarak bilmediğimiz her an, yaptıklarımıza “Ruh’un yönlendirmesi” diyemeyiz. Ama aynı Yannis ve Yambris gibi sahte inanlılar daha dünyasal bir bakış açısıyla bunu biraz daha gerçeğe yakın bir ihtimal olarak göreceklerdir.
Mezheplere dağılmış bir dini toparlamaya çalışmakla İsa Mesih’in gerçekliğini yaşamak arasındaki fark gerçekten çok şaşırtıcı. Birazcık yaratıcılık kullanarak “toplantıları” ve “genel yapıyı” değiştirmek, Tanrı’nın bugün bizim karşımıza çıkardığı fırsatların yanında pek de önemli değil. Tanrı bizi, “yeni ve geliştirilmiş” bir yapıya değil; Biricik Atanan ile Yaşam Ağacı’nın meyvelerinden beraberce yiyeceğimiz bir ilişkiyi oluşturmaya çağırıyor. Elbetteki bu çağrıya cevap verdiğimizde “bir araya gelmelerimiz” değişecektir, ama bu sonuç amacımız olmamalı. Eğer bizler de Tanrı ile aynı şeyleri istiyorsak, yapmayı arzuladığımız yegâne şey İsa Mesih’e Yaşayan Egemen Kral olarak ikamet etmesine engel olmayacak bir Ev hazırlamak olacaktır. İşte bu Yeni Yaşamımız olacaktır; Tahrip edilemez ve Sonsuz bir doğaya sahip Gücün, Gerçeği, Sevginin ve Yaşamın görülmemiş Ülkesinin gerçeğinde doğaüstü ve Kutsal bir Yaşam. İsa Mesih bu zenginliklerle dolu yaşam armağanını bambaşka bir boyuttan getirmiştir; insan gözü ve dünyasal ışığıyla görülemeyen bir evrenden.
Mesih’teki yaşamımız “nasıl toplanacağımız” sorusuyla ilgili değildir. İsa Mesih’in Meleklerin Müjdeleri ile beraberinde getirdikleri bu kadar sığ olamaz. İsa Mesih bedenini insanların sadece haftada bir kez katıldığı toplantılar için mi kurban etti? Tabiî ki HAYIR! İsa Mesih dünyaya toplanmanın yeni yollarını, bir kilise kurmayı ya da bir hareket başlatmayı öğretmek için gelmedi; bunu düşünmek bile Rab’bin, Kendi Kilisesi ile yapmayı amaçladıklarına hakarettir (Efesliler 3:10). O, herkesin gözleri önünde düşmanı yok edip, aşağılarken, var olan bütün yaşamları Oğul’un karakterine, erdemine, gücüne ve yaşamına dönüştürmeyi istiyor. Sadece Kurtuluş’a değil, Zafer’e de bir sürü yeni kurtulanları getiriyor. Cehennemin Kapıları’nın asla galip gelemeyeceği Kendi KİLİSESİ’ni kuruyor. Bizler de İsa Mesih’in Merhameti ve Gücü ile çocuklarımızı, ailemizi ve komşularımızı Şeytan’ın ayartmalarından ve esaretinden kurtarıyoruz. Yaşamlarımız tamamen değişiyor ve bizler şimdi O’nun yanında yaşamak için yepyeni bir ülkeye yerleşiyoruz; solumak için yeni bir havanın, görmek için yeni gözlerin, duymak için yeni kulakların, sevmek ve hissetmek için yeni bir yüreğin verildiği yepyeni bir ülke burası.
Bütün bunların cesaret, sadakat ve inanç gerektirdiğini artık görebiliyor musunuz? Bütün bunlara inanarak yaşamınızın baştan sonra değişeceğini fark edebildiniz mi? Artık yatağa bağlı yaşamak zorunda değilsiniz. Bizler Kahinler Topluluğuyuz ve gelişmemizin yüzde doksanı birlik olarak yaşamamızdan gelir. Bu demek oluyor ki, artık kendi evinizden çıkıp yanınızda onlar için yemek, su ya da giyecek bir şeyi götürerek başkalarının evine gitmeye başlamanız gerekiyor. Yani artık onların bir çocuğa öfkelendiklerini gördüğünüzde onları kenara çekip, neler olduğunu sorup konuşmanız gerekiyor. Eğer içlerinde yersiz bir gurur görürseniz, onlara samimiyetle bu gururdan vazgeçmelerini öğütlemelisiniz. Bencillik yapan bir kardeşinize, bunu yapmamasını söylemek zorundasınız. Artık Tanrı’nın buyruğuyla birbirimizin yaşamlarının tam ortasında yerimiz olduğunu ve birbirimizin kahinleri olarak birbirimizin yanlışlarından hepimizin sorumlu olduğumuzu unutmayın.
İbraniler 3:12-14: “Ey kardeşler, hiçbirinizde diri Tanrı’yı terk eden kötü, imansız bir yüreğin bulunmamasına dikkat edin. «Gün bugündür» denildikçe birbirinizi her gün yüreklendirin. Öyle ki, hiçbirinizin yüreği günahın aldatmasıyla nasırlaşmasın. Başlangıçtaki güvenimizi gevşemeden sonuna dek sürdürürsek Mesih’e ortak olmuş oluruz.”
Yüce Tanrı bize her gün birbirimizi uyarıp, birbirimize yardımcı olmamız gerektiğini söylüyor. Kutsal Ruh “her Pazar” değil; her toplantıda değil; “her gün” diyor. Gerçek düzleminde her bir gün birbirimizin yaşamında etkin olmamızı istiyor. Öte yandan, yaşam tarzı, gurur, bencillik ya da yaşama koşulları yüzünden kendinizi diğerlerinden uzak tutarsanız, Tanrı’nın söylediklerini duymanız zorlaşır ve O’nun hissettiklerini hissetmeniz de neredeyse imkânsızlaşır. Doğru ile yanlışı kendi başınıza ayırt edebileceğinizi düşünmeye başlarsınız. Kutsal Kitap’ta da bu açıkça belirtiliyor. Nihayetinde, Tanrı’nın bize bunları anlatmasının sebebi, bizim zarar görmemizi istememesi. Eğer kardeşlerimiz her gün yaşamımızda bize yardımcı olmazlarsa o zaman biz de yanlışlara yönelir ve kendimizi aldatırız. Her gün dua edip, Kutsal Kitap’ı okumamız ya da her günümüzü bir İnanlı olan eşimizle geçirmemiz pek fayda etmeyebilir. İbraniler 3:12-14’te Tanrı kısaca şunları söylüyor; eğer birbirimizin yaşamlarına dâhil olmazsak her gün sertleşir ve aldanırız. Tanrı’ya ve Kutsal Kitap’a inanıyor musunuz?
Kutsal Kitap’ı kim yazdı? Tanrı! O, bizim birbirimizin yaşamlarına müdahalede bulunmamızı öğütledi; bu yüzden O’na yanlış gelecek bir şey yapmaya kalktığımızda kardeşlerimiz bizim yanımızda olmalı ve bizi bu yanlışları yapmaktan alıkoymaya çalışmalıdır. Çünkü her zaman her şeyi berrak ve doğru bir açıyla göremeyebiliriz. “Birbirinizi her gün yüreklendirin ki, hiçbirinizin yüreği günahın aldatmasıyla nasırlaşmasın.” Gündelik yaşamımızın çok önemli bir parçası olması gereken bu buyruk, dünyanın her yerinde çiğneniyor. Ama ancak bu şekilde, armağanlarımızı rahatlıkla kullanabilen bir “Tanrı adamı ve Mesih’in elçisi oluruz ve Rab de bizim aracılığımızla işlerini görür.”
Kutsal Kitap’ınızda yazanları yaşamınızda etkinleştirdikten sonraki iki yıl içinde İsa Mesih’e ne kadar yakın olduğunu fark ettiğiniz an çok şaşıracaksınız. “Birbirinizi her gün yüreklendirin.” Birbirinizin çocuklarıyla, aileleriyle ve işleriyle olan ilişkilerine dâhil olun ve birbirinize yardım edin. Tam da şu an, kendinize tanımladığınız o rahatlık alanınızdan çıkıp yukarıda saydıklarımızdan daha önce yapmadıklarınızı yapın. Evet, siz, şimdi! İsa Mesih’in adıyla birbirinizle Tanrı’nın Sözü’nü paylaşın. Toplandığınız zaman her birinizin bir ilahisi, öğretecek bir konusu, Tanrısal bir esini, bilinmeyen bir dilde söyleyecek bir sözü ya da bilinmeyen dilden bir çevirisi var. Aranızdan birine Tanrı’dan bir esin gelirse, konuşmakta olan sussun. Yaşamınızda bunu uygulamaya başladığınız zaman, eskiden inanlı olduğunu sandığınız bir sürü kişinin aslında İsa Mesih’i o kadar da çok sevmediklerinin farkına varacaksınız. Tabii sizin zayıf sandığınız bir sürü kişinin de gücü karşısında şaşırıp kalacaksınız. Tanrı’nın yolları ile sahtekârlar açığa çıkarken, zayıflar da güçlenir; Rab’be Övgüler olsun!
Bütün hazineler size emanet edilmiştir, bunları İsa Mesih adına kullanın. Gerçek bir Hristiyan’ın nasıl biri olduğunu sadece İsa Mesih’in sözleriyle tanımlayabilirsiniz. Bu yüzden O’nun önderliğini iyice anlayabilmemiz gerekir. Her gününüzü birlik olarak, birbirinizi destekleyip, teşvik ederek yaşayın. İsa Mesih’in etrafında toplanıp birbirinize, olgunlaşmanız ve O’nu daha da çok sevmeniz için yardım edin.
Kutsal Kitap’ta yazılan her şey %100 doğrudur. İsa Mesih ile öğrencilerinin nasıl acılar çektiğini ve Tanrı ile olan ilişkilerini ne şekilde geliştirdiğini Kutsal Kitap’ta yazılanlardan öğrenebiliriz ya da aynen onlar gibi gündelik yaşamımızda Tanrı ile yüzleşebiliriz. Bu taraftan baktığınızda biz de yaşayan mektuplar oluyoruz. Ama yine de bütün bu okumalar, tecrübe olmadan bizleri değiştirmek için asla yeterli olamaz. Sonuçta bir kâğıtta okuduğumuz hiçbir şey – ne kadar değerli olursa olsun – hiçbir zaman anında yüreğimizin derinliklerine yerleşemez. Gündelik yaşamımıza O’nu dâhil ettiğimizde İsa Mesih bize hiçbir Kutsal Kitap dersinde bize açıklanamayacak şeyleri öğretir. Gerçeğin direği ve sığınağı Kilisedir ve Yaşam insanların Işığı’dır.
Yaşam, gittiğimiz zaman bazı fikirleri öğrenip bunların sonucunda bir elimize geçen bir listeye körü körüne inanacağımız bir ilkokul değildir. Aksine Tanrı bizleri, bizden önce olan İsa Mesih’e tüm yürekleriyle seven diğer bütün erkekler ve kadınlar gibi kendisinin Oğlu’na benzememiz için çağırdı. Bunu yapmak için de diğer bütün insanlarla aynı şeyleri düşünmemiz değil, hissetmemiz gerekir. Onlarınkine benzer yollardan geçmemiz gerekir; işte bu şekilde Tanrı’nın Sözü içinde bazen gözümüzde yaşlarla, zayıflıklarımızla, güçsüzlüğümüz ve gücümüzle, sevgimizle; iyi ve kötü günde birbirimize yardım ederek ve gözümüzü tek umudumuz olan İsa Mesih’e dikmiş bir şekilde gezinmeliyiz. Tanrı’nın bize hep yardımcı olacağı ve bir arada kalmamız için bizi destekleyeceği umuduyla adımlarımızı atmalıyız.
Eğer İsa Mesih’i sever ve O’nun da istediği gibi doğru yolu inşa edersek cehennemin kapılarını yenilgiye uğratmış oluruz. Günah yerle bir olurken, güçsüzlüklerimiz ve hastalıklarımız iyileşir. Bağışlanırız ve iyi huyluluğumuz etrafımızdakileri de tövbe etmeye yöneltir. En harika rüyalarda bile göremeyeceğiniz bir şekilde herkesle olan ilişkileriniz düzelir. Tanrı’nın iyiliğini yansıtan bir yıldız gibi evrende parlamaya başlarız. Ve Gelin ile Kilise kendini Damat’ın döndüğü güne hazırlanmaya koyulur. Amin!