Bir Vakıf için Dört Gerçek
3/10/1999
(Bu konuşma üç kardeş tarafından bir Afrika köyünü ziyaret ettiklerinde bir pentekostal mezhep toplantısında doğaçlama yapıldı. BİR GÜN İÇİNDE tüm “cemaat” İsa’ya radikal bir şekilde tepki vermiş ve asla arkalarına bakmamışlar. Büyük bir kişisel maliyetle, birçok insanı ve hatta köyün ekonomik yapısını sonsuza dek dönüştüren birçok değişiklik yapıldı. Kendi bölgelerinde, sadece BİRKAÇ SAAT içinde, öteki dini grupların içlerinde doğaüstü bir şeyler olduğu söylentileri yayılmaya başladı. Keşke, bu düşüncelerin oradaki Azizlere dayandırılmasından sonraki bir saat içinde o Afrika’daki köyün yerlisi kardeşler tarafından söylenenleri kaydedebilseydim. Onların cesaretini ve “Hakikat Sevgisi” ile ifade ettikleri “baba evi için şevk” ve o günden beri gerçekleştirdikleri eylemleri görmek gerçekten şaşırtıcı ve ilham vericiydi, hala da öyle.)
Değerli bir hazine şu anda dünyanın dört bir yanındaki RAB’bin insanlarını uyandırıyor. İncil’inizde hayatınızı ve Kilise’nin yansıtılma şeklini değiştirecek ve Kral İsa’nızı daha üstün bir seviyede yüceltmeniz ve O’nun Hayali’nin gerçekleştiğini görmeniz adına hep varolmuş olan özel hakikatler vardır! Umudumuz, bu güzel hakikatleri görmek için tüm gözlerimizin Kutsal Ruh aracılığıyla açılmasıdır! RAB, hepimiz birlikte daha güçlü olalım diye Evini inşa etmek istiyor. Evini inşa etmek istiyor ki cehennemin kapıları artık daha fazla hüküm sürmesin. Evini inşa etmek istiyor ki bağlar düzelsin. Evini inşa etmek istiyor ki bedenlerimizi, zihinlerimizi ve ruhlarımızı iyileştirmekte özgürleşsin. Evini inşa etmek istiyor ki güçlü olalım, bilge olalım ve İsa’nın Müjdesi her zamankinden daha da güçlü bir şekilde devam etsin.
Bunları duymaya cesaretiniz var mı? Bunları işittiğinizde RAB’bin Sözüne itaat edecek misiniz? Bedeli ne olursa olsun hayatlarınızı değiştirecek misiniz? İtaat etme ve risk alma cesaretiniz varsa, lütfen okumaya devam edin.
Üzerine inşa etmemiz gereken dört Hakikat var. Onlar olmadan RAB’bin Evi asla güçlü olmayacak cehennemin kapıları da Evi harap etmeye devam eder. Ancak, bu dört şeyi anlar ve onlara itaat edersek ve RAB’bin bu Hakikatleri için risk almaya istekliysek, o zaman RAB bu davranışımızı mükafatlandırır ve Gücünü hayatımıza gönderir. Fakirler zengin, zayıflar güçlü olacak! Bu her zaman RAB’bin yüreği ve niyetidir. Ancak, bu Hazine ilk yüzyıldan beri bizden çalındı. İnsanların boş gelenekleri tarafından soyulduk.
Hakikat #1: Hristiyan Nedir?
Temel olan ilk Hakikat, bir Hristiyan’ın ne olduğunun doğru bir şekilde tanımlanmasıdır. Bu konuda hem dünya çapında hem de bütün kültürlerde oldukça özensiz davrandık. Bir Hristiyanın ne olduğu konusunda net olmayışımızdan dolayı RAB’bin Evleri’nin çoğunu kumlar üstüne inşa ettik. Bir Hristiyan’ın ne olduğunu duyarlılık, duygular veya ailesel yetiştirme gibi şeylerle tanımladık. Bir Hristiyan’ın ne olduğunu, kişinin “doğru” inançlar bütününe sahip olup olmadığına göre tanımladık. Bir Hristiyan’ı, kişinin iyi şarkı söyleyip söylemediğine, yeterince katılıp katılmadığına veya düzgün bir şekilde aşar’ını verip vermediğine göre tanımladık. İsa ise Hristiyanlığı böyle tanımlamadı.
İsa, “Her şeyden vazgeçmediğin sürece benim müridim olamazsın” dedi. İsa, “Haçını her gün yanına almadıkça, beni takip edemezsin” dedi. İncil, Elçilerin işleri kitabında şöyle diyor: “Müritlere, ilk başta Antakya’da “Hristiyanlar” deniyordu.” Yani, İsa’nın öğretilerinde “mürit” kelimesini gördüğünüzde, aklınıza “Hristiyan” kelimesi gelsin. İsa, “Her şeyden vazgeçmediğin sürece benim müridim olamazsın” derken, hayatından vazgeçmezsen Hristiyan olamazsın demek istiyordu. “Katılım göstermezsen Hristiyan olamazsın” demedi. “Kutsal Kitabımızı okumazsan Hristiyan olamazsın” demedi. “Para vermezsen Hristiyan olamazsın” demedi. İsa, “Kendine göre ölmedikçe, Hristiyan olamazsın!” dedi.
İsa, kendi benlikleri için ölecek bir topluluğa çağrıda bulunuyor. O’nun peşinden gitmek için her şeyi terk edecek bir topluluk. Övünçlerini ve mal varlıklarını O’nu takip etmek için bırakacak bir topluluk. Kişisel günah ve bencillikten uzaklaşacak bir topluluk. Başkalarını kendilerinden daha çok sevecek bir topluluk. İsa ile olan bu ilişkileri, davranış şekillerini her gün değiştirecektir.
Eğer, “Hristiyan” kelimesini İsa’nın yaptığı gibi tanımlamazsak, Ev kumlar altında kalıp yok olup gidecek. Bu da, Kral İsa’nın, inşamızı duyma, şarkı söyleme ve konuşma kumu üzerine yaparsak; fakat itaat etmezsek gerçekleşeceğini vaat ettiği şeydir. İnşa ettiğimiz Ev belki de bizim için eğlenceli bir yer olacak, ama İsa’nın nezdinde hiçbir şey ifade etmeyecektir. İnşa ettiğimiz Ev içinde şarkı söyleyip bir araya geldiğimizden bizi biraz daha mutlu edebilir ama RAB bu konuda mutlu değilse hiçbir anlamı yok! Şeytan hayatlarımızdaki savaşı hala kazanmaktaysa hiçbir anlamı yok. Eğer İsa’yı hoşnut eden bir hayat ve kilise inşa etmiyorsak, o zaman hem kendi zamanımızı ve hem de RAB’bin zamanını boşa harcıyoruz demektir.
CİDDİ SONUÇLAR
RAB’bin Evini inşa etmenin bir numaralı temel taşı, bir Hristiyan’ın ne olduğunu İncil’in tanımladığı şekilde tanımlamaktır. Bir kişi, Hristiyan olmayıp RAB’bin Kilisesi’ne üye olabilir mi? Kesinlikle hayır! Fakat dünya genelinde, insanlara, hem Hristiyanların hem de Hristiyan olmayanların Kilise’nin üyesi olmasının uygun olduğu öğretilmekte. İncil bunun doğru olmadığını söylemektedir! Korintliler 5’te, İncil “Mayası kötüyü aranızdan kovun!” der. Günahı kiliseden uzaklaştırın. Bunu anlamak çok önemli, çünkü RAB şöyle söylüyor: “Azıcık maya bütün hamuru mayalar.”Eriha Kenti’nin surlarının yıkıldığı zamanı hatırlıyor musun? RAB’bin halkı doğaüstü bir şekilde güçlüydü. Ancak, Eriha surları düştükten hemen sonra İsrail savaşta yenildi. Paramparça oldular! İsrail neden savaşta yenildi? Çünkü bütün İsrail’de sadece bir adamın çadırında günah vardı. RAB çok üzülmüştü çünkü tüm Kilise’de bir adamın hayatında gizlenmiş bir günah vardı. O adam, Akan, çadırının altına bir put gömmüştü. RAB, bütün İsrail’i bu yüzden büyük bir yenilgiye uğrattı. RAB dün, bugün ve sonsuza dek aynıdır. Değil mi? Kendi Kilisesi’ndeki insanlar hayatlarında günah gizlediklerinde RAB yine çok mutsuz olur. Bu O’nun kalbini kırar. İncil, RAB’bin bunun için hüküm verdiğini söyler.
Hayatını hiçbir zaman tamamiyle İsa’ya adamamış birinin gelipte Kilise’nin bir parçası olabileceğini söylememiz doğru olur mu? Hayır! Bu çok büyük bir hata. RAB, Hristiyan olduğunu iddia eden ancak hayatını asla İsa’ya gerçekten adamamış bir kişi yüzünden bütün Evi yargılar. Öyleyse, RAB’bin işini yapan Görkemli bir Ev görürsek, ilk yapmamız gereken şey “Hristiyan” kelimesini İsa’nın yaptığı gibi tanımlamaktır. Kutsal Yazılar, “Her şeyden vazgeçmediğin sürece benim müridim olamazsın” diyor. “Annesini ya da babasını beni sevdiğinden çok seven, bana layık değildir. Oğlunu ya da kızını beni sevdiğinden çok seven, bana layık değildir.” “Dünyayı ve dünya nimetlerini seviyorsan, benim düşmanım olursun.” “RAB kibirlilere karşıdır, ama alçakgönüllülere lütfeder.”
Bir Hristiyanın—kilisenin bir üyesinin—gerçekte ne olduğunu doğru bir şekilde tanımlamalıyız! Evde, işte ya da tarlalarda yüreğiniz İsa’ya ait değilse, İsa’nın Kanıyla yıkandığınızı ve İsa’nın Vücudunun bir parçası olduğunuzu ve bir Hristiyan olduğunuzu iddia edemezsiniz. İlişkileriniz Kutsal ilişkiler değilse, tövbe etmeli ve hayatınızı İsa’ya adamalısınız.
Hakikat 2: Liderlik nedir?
Tanımlamamız gereken ikinci şey, RAB’bin evini inşa etmenin ikinci temel taşı, RAB’bin evinde liderliğin ne olduğu ile alakalıdır. Bu oldukça müthiş bir Hakikat! Bu sizi heyecanlandıracak ve hayatınızı değiştirecektir. Dünyanın dört bir yanındaki ülkelerde, hepimiz Kilise’de liderlik konusunda çok büyük bir hata yaptık. Birçok yerde, İncil’i seminer veya İncil okullarında okuyan kişi ya da iyi bir işadamı ya da konuşmacı, lider ya da “pastör” olur. Hindistan’da ve diğer ülkelerde birçok kez bisiklete sahip olan ve okuyabilen kişinin lider olarak seçildiğini gördük. Bu RAB’bin yolu değil! RAB’bin liderliği kimin okuyabildiğine, kimin en çok bildiğine veya kimin en iyi konuşabildiğine, kimin en iyi iş deneyimine sahip olduğuna veya birinin zenginliğine, eğitimine, cazibesine veya güzel görünümüne veya bisiklet sahibi olmasına dayalı değildir.
İSA GİBİ YAŞAMAK
Size Kutsal Yazılardan bir örnek vereceğim. Elçilerin İşleri 6’da unutuldukları için zaman zaman çok aç kalan bazı Yunan dulları yer alıyordu. Yiyecek dağıtıldığında göz ardı edilmişlerdi ve düzgün bir şekilde bakılmamışlardı. Kudüs’teki Kilise, bu sorunun nasıl çözüleceğine karar vermek zorundaydı. Sorunu çözmek için birkaç adam seçmeye karar verdiler. İncil’inizi okursanız, bu adamları seçmenin belirli bir yolu olduğunu öğrenirsiniz. İncil, “Aranızdan Kutsal Kitap İncil’i bilen yedi adam seçin” mi diyor? Hayır. “Aranızdan iyi şarkı söyleyebilen yedi adam seçin” mi diyor? Hayır. “Aranızdan iş veya yemek işinde deneyimli yedi adam seçin” mi diyor? Hayır. “Aranızdan çok iyi konuşabilen yedi adam seçin” mi diyor? Hayır. Bu sorunu çözmenin yolu şuydu: “Kendi aranızdan içi Kutsal Ruh’la dolu ve bilgelikle dolu yedi adam seçin.”
Bu adamlar her gün test edilen adamlardı. Bu adamlar manevi olmak için okula giden ya da sadece iyi konuşan adamlar değildi. Bu adamlar her gün RAB’bin dostu ve erkek ve kız kardeşlerinin yakın dostlarıydı. İstefan ve Filipus ve o yedi adam her gün insanların evindeydi, onlara yardım etmeye çalışıyorlardı. Diğer müminler için su çeker ve onlara yardım ederlerdi. Arkadaşlarının çocuklarının ellerini tutar, onlarla konuşur ve onlara öğretirlerdi. Cesaretleri kırıldığında insanların evlerine giderlerdi. Onları teşvik etmek için gündüz vakti insanların işyerlerine giderlerdi. Ve onlar sözüm ona liderler bile değildi! Onlar sadece her gün İsa’nın hayatını yaşayan normal kardeşlerdi. “Aranızdan İsa’ya benzeyen yedi adam, RAB’bi görebilen ve RAB’bi duyabilen yedi adam seçin. Her gün azizlerin ayaklarını yıkayan yedi adam seçin. RAB’bi yürekten derinden seven ve Mesih’e doğaüstü bir bağ kurmuş olan yedi normal, sıradan kardeş.”
Çünkü bu adamlar İsa’ya benziyorlar, her gün insanların evlerindeler, bu yüzden Kutsal Ruh’la dolu olduklarını biliyoruz. Daha yüksek sesle bağırabildikleri ya da daha iyi şarkı söyleyebildikleri ya da daha fazla laf yapabildikleri için Kutsal Ruh’la dolu değiller. İsa’nın Kutsal Ruhu ile doludurlar. Bu, İncil’deki tek liderlik çeşididir. Yeni Ahit’te İsa on iki havariye kimseye öğretmen, kimseye baba, kimseye lider, kimseye efendi, kimseye rabbi, kimseye pastör, kimseye rahip olarak seslenmemelerini çünkü herkesin kardeş olduğunu söylemiştir. Yani artık muhteşem ve farklı bir liderlik görüşüne sahibiz.
DÜNYADAN ÇOK FARKLI
Bunu öğrenmek şahsen benim için çok zordu. Yıllar önce, İncil’in sadece kardeşler arasında bir kardeş olmam gerektiğini söylediğini fark edene dek bir “pastör” idim. Artık, her zaman karar verici biri ya da bir patron olarak değil, “ortada, hizmet eden biri olarak” sahip olduğum yetenekler neyse onları kullanacaktım. Eğer bu Petrus, Yuhanna, Yakup ve diğer elçiler için geçerliydiyse hepimiz için de geçerli olmalı demekti, hiç bir istisna olmaksızın! “Hepiniz kardeşsiniz.”
İş dünyasında kazandığım büyük meblağlardan “pastör” olmak için uzaklaştım. Şimdiyse insanların kilisenin “Pastör”’ü dediği İncil dışı bir konumda olduğum için para ve pozisyondan uzaklaşmak mecburiyetinde kaldım. Karar vermem gerekiyordu, “kardeşlerin içinde kardeş” olacaktım. İsa’nın hayatımda yaptığı her şey, çocukların ellerini tuttuğumda evlerde ve diğer yaşamlarda ortaya çıkacak. Artık önemli biri olmak zorunda değildim! Artık ana adam olmak zorunda değildim. Pavlus’un Selaniklilerle, Filipililerle ve Korint kasabasındaki İnananlarla yaptığını söylediği şeyi yapabilirdim - ve bu da her bir evi, insanları bir baba ve arkadaş olarak ve bir kardeş olarak sevmektir.
Pavlus, “Gözyaşları içinde evden eve dolaştım” dedi. İnsanları bir baba veyahut erkek kardeş olarak sevdi. Tıpkı bir anne’nin çocuğunu beslediği gibi onların hayatlarını besledi. Diğer inananlar da bunu onun için yaptı. Bu, Gerçek Yeni Ahit Kilisesi’ndeki gerçek liderliktir.
İsa havarilere şöyle dedi: “Yahudi olmayanların yetkilerini kullanmak için belirli bir yolu var, ama bu sizinle aynı olmamalı.” Cehennemin kapılarının galip gelemeyeceği Gerçek Kilise’de, liderlik dünyadakinden çok farklıdır. Liderlik içten gelir, birine “tepeden bakmaktan” değil.
İSA’NIN ARMAĞANLARI VE YETKİSİ
Gelin sizin için bir resim çizeyim. İncil, Efesliler 4’te İsa’nın Cennete gittiğinde insanlara armağanlar verdiğini söyler. İsa sahip olduğu tüm armağanları aldı (ve İsa’nın birçok manevi armağanı vardı, değil mi?) ve onları bir bütün olarak halkına verdi. Sahip olduğu armağanlarının hepsini alıp “pastör” ya da “RAB’bin adamı”’na yatırmadı. Kutsal Yazılar, söyler. İncil, Kutsal Ruh’un tüm kiliseye ruhun da istediği gibi bir hediye olarak verildiğini söylüyor. Eğer gerçek bir Hristiyansanız, İsa için gerçekten hayatınızı terk ettiyseniz, Kutsal Ruh size çok özel bir armağan verir. Armağanın İsa’nın bir parçasıdır.
İsa cennete dönmeden önce, “Cennetteki ve yeryüzündeki tüm yetki Bana aittir” dedi. İsa’nın bunu söylediğini hatırlıyor musun? Tüm yetki İsa’ya aittir, başka kimseye değil! Yani, eğer İSA kendisinin bir parçasını size, bir parçasını o kişiye ve bir parçasını şu kişiye verdiyse, o zaman O’nun her birinize verdiği manevi hediye ne olursa olsun, o armağanda yetki mevcuttur. İsa armağanları dağıttı ve tüm yetkiye O sahip.
İncil’de listelenen pek çok çeşit armağan mevcuttur. Örneğin Kutsal Ruh, bir armağan olarak merhamet verir. O’nun bazı insanlara verdiği merhamet armağanı, İsa’nın kendisinin bir parçasıdır. Bu doğaüstü bir armağandır. Hepimiz merhametli olmalıyız, değil mi? Fakat Kutsal Ruh’un bir armağanı olan doğaüstü merhamet mevcuttur. Ve tüm yetkiyse İsa’ya aittir. Yani, O size özel bir merhamet armağanı verdiyse, sizi merhamet alanında yetkilendirmiş demektir. Eğer doğaüstü merhamet armağanına siz sahipseniz, ben değilsem ve tüm yetki İsa’ya aitse ve sizde İsa’nın o parçası varsa, o zaman sizdeki o armağanı onurlandırırım. O alanda yetkiniz var demektir. Anlıyor musunuz? İşte, liderlik bununla ilgilidir!
Tüm yetki İsa’ya aittir ve hepimizin kendi özel armağanları vardır. Örneğin, öğretme armağanı var. İbraniler 5, “Şimdiye dek öğretmen olmanız gerekir” diyor. Ancak Efesliler 4 ve Romalılar 12’de, İsa’nın verdiği doğaüstü öğretme armağanlarının olduğunu söylüyor. Bu konuda birbirimize boyun eğmeliyiz. Ama öğretmek sadece tek bir armağan ve İsa’nın tek bir parçasıdır. Başka birçok armağan var. Tüm otorite İsa’ya ait olduğundan ve her birimizin sahip olduğu her hediye İsa’nın bir parçası olduğundan, o zaman her birimizde bulunan hediyelere boyun eğiyoruz çünkü onları İsa verdi.
Herkesin oturup seyrettiği bir “RAB’bin adamında” özel bir otorite yoktur. Geçtiğimiz 1.800+ yıldır insanların kiliseyi inşa etme biçimlerinden dolayı, tek bir armağan varmış gibi davrandık - “pastör”’ün armağanı. (Ya da belki de herkesin “para verme hediyesine” sahip olmasına izin verildi!) Ama pastör/çoban sadece bir armağan! Yanlış inşa edersek, hepimiz kaybederiz. Bir adam “pastör” olması için öne itilirse ve diğerleri sürekli oturup dinlerse, o zaman kimse armağanını paylaşamaz. Sadece “pastör”’ün armağanını alırlar. Çok küçük ve rüşvete dayalı! RAB’bin yüceliğini görmek istiyorsak ve bütün yaşamımızın değiştiğini ve çocuklarımızın yaşamlarının değiştiğini görmek istiyorsak, İsa’nın TAMAMINA ihtiyacımız var. İsa’nın sadece bir kısmıyla yetinmemeliyiz. Amin?
DEĞİŞİM İÇİN CESARET VE KOŞMAK İÇİN CESARET
Neden cesaretli olmalısınız dediğimizi anlıyor musunuz? İşler değişmeli! Yapmakta olduğun şeyi yapmaya devam edemezsin. Armağanlarınızı daha fazla kullanmaya karar vermeniz ve başkalarının da bunu yapmasını teşvik etmeniz gerekecek. İtaatkar olmaya ve cesaret sahibi olmaya karar vermeniz gerekecek. Sürekli sandalyenizde veya yerde oturmaya devam ederseniz ve armağanlarınızı olduklarından daha fazla kullanmazsanız, armağanlarınız azalmaya devam edecektir. “Kâhyada aranan başlıca nitelik güvenilir olmasıdır.” Talantını gömen adama ne olduğunu hatırlıyor musunuz? İsa, “Kötü, tembel köle.” dedi. Yapmamız gereken şeyi yapmadığımızda İsa’nın bize söylediği budur. Armağanımı kullanmazsam veya armağanını kullanmazsan “kötü ve tembel” oluruz.
İnsanların geleneklerinin RAB’bin Sözünü nasıl çaldığını görüyor musunuz? Ya yatakta yatan bir Olimpik koşucu olsaydınız ve biri ip alıp etrafınıza bağlasaydı? Şampiyon bir atlet olsanız bile, yatağa bağlı olsaydınız kaslarınız büzülürdü ve sonunda da ölürdünüz. Aylarca veya yıllarca bir yatağa bağlı kaldığınız için tüm potansiyeliniz kaybolur. İnsanların geleneklerinin RAB’bin Sözünü nasıl çaldığını görüyor musunuz? RAB’bin Evinde 1800 yılı aşkın bir süredir inşa ettiğimiz yol, RAB’bin halkının çoğunu yatağa bağladı! Kalkamadılar, koşamadılar ve kaderlerini yerine getiremediler, çünkü insanlar RAB’bin Sözünü dinlemeden yanlış inşa ettiler. Şayet, Kiliseyi bir kişiyi veya bir “çalışanı” yüceltecek ve diğerlerinin armağanlarını göz ardı edecek şekilde inşa edersek veya yapılandırırsak, birçoklarının “ hamurda mayalı” ve kullanıl-may-an Armağanlar nedeniyle uğrayacağı zarar ve kayıplardan dolayı, Bizler Göksel Mahkemeler nezdinde suçlu sayılırız! Genellikle insanlar “kötü” oldukları için yanlış inşa etmedik. Bunun nedeni çoğunlukla RAB’bin Tasarımına göre RAB’bin Evini nasıl inşa edeceğimizi bilmiyor olmamızdı.
Öyleyse, gerçek bir Temel için ilk yapı taşının, yalnızca gerçek Hristiyanların kendilerine Kilise üyesi diyebileceği olduğunu unutmayın. RAB’bin evini inşa edecek ikinci temel yapı taşı, liderliği doğru bir şekilde anlamamız gerektiğidir. 1800 yıl boyunca sadece bir kişiyi görevlendirdik. Bir armağan aldık, “pastör”’ün armağanı (ya da çoban, daha iyi bir tercüme) ve onu birincil armağan haline getirdik. Bunun İncil’deki gerçek Kiliseyle hiç ilgisi yok! Ve şimdi de doğru olmamalı. Bu durum, RAB’bin halkının çoğunu yatağa bağladı, böylece onlar artık RAB’bin onlara buyurduğu kişi olamazlardı. Liderlik, RAB’bin tüm halkındadır. İncil bize Rahipler Krallığı diye sesleniyor. İncil, Rahiplerin olduğu bir Krallık demiyor, Rahiplerin Krallığı diyor. Eski Ahit’in Levili rahipleri gibi sadece özel bir grup yoktur. Yeni Ahit’te, RAB’bin tüm halkının birbirine rahip olması gerekiyordu. RAB buyurdu ki, “Toplantıda oturanlardan birine Tanrısal bir esin gelirse, konuşmakta olan sussun.”
Bu okula gitmeniz ya da çok iyi konuşmanızla alakalı değil. Erkek ya da kadın ya da genç ya da yaşlı olmanız önemli değil. Liderlik, İsa’nın armağanına sahip olan ve İsa’yla bağı olan, Kutsal Ruh’la ve bilgelikle dolu olan bir kişidir. Liderlik her gün çocukların ellerini tutmaktır. Liderlik, her gün evden eve gidip RAB’bin halkının yaralarını iyileştirmektir. Liderlik, insanların hayatlarındaki günah sorunlarını çözmeye ve insanların ayaklarını her gün yıkamasına yardımcı olur. Liderlik budur ve İncil’in konuştuğu tek liderlik çeşididir— İsa’nın Ruhunun her birimize verdiği kısmı kullanmak. Bizim liderlik ve yetki alanımız budur. Bu, şu anda nasıl yürüttüğümüzü değiştirmemiz gerektiği anlamına gelir. Liderliğe bakış açımızı ve liderlik sürecini nasıl yürüttüğümüzü değiştirmeliyiz.
Bu büyük bir devrim niteliğinde. Bu, toplantılarımızı nasıl işlediğimizi, günlük yaşamımızı nasıl yürüttüğümüzü değiştirecek. Bunun bir bedeli var - ödediğimiz bir bedel. Ama RAB, İsa’nın Vaadine göre, vazgeçtiğimiz her şeyi yüz katıyla ödüllendirir.
“Pastör” olduğumda karar vermiştim, farklı yaşayacaktım. Liderlikle İlgili Kutsal Yazılara inanmaya ve itaat etmeye karar verdim. Kardeşlerin önünde değil, kardeşlerin arasında kardeş olmayı seçtim. Dürüst olmak gerekirse korkmuştum. Ailemi nasıl geçindireceğim diye korkuyordum. Belki de bir şekilde RAB ile olan bağlantımı kaybedeceğimden ve insanların artık bana saygı duymayacağından korkuyordum. Birçok şeyden korkuyordum. Ama RAB’bin İncil’de ne dediğini biliyordum. Kardeşlerim arasında kardeş olmamı istedi. Günlük hayatımda artık patron değildim. Ben sadece kardeşlerden biri oldum ve yine İsa’dan gelen armağanlarımı, armağanlarını eşit olarak kullanan “kardeşler arasında bir kardeş” olarak kullandım. Benim için her şey değişmişti, ama RAB çok hemde çok sadıktı. Söz vermişti, bir şeyden vazgeçen hiç kimse vazgeçtiği şeyin yüz katı veya daha fazlasıyla mükafatlandırılmamış kalmayacaktı. RAB sözlerini tutar! Amin?
TAHTIN ETRAFINDA BİR ÇEMBER
Basit bir bakış açısıyla, size şunu önermek istiyorum: Eğer her birimizdeki hediyeleri gerçekten onurlandırmak ve RAB’bin Halkı’nın hepsindeki armağanları ortaya çıkarmak istiyorsak, o zaman birçok şeyi değiştirmemiz gerekir. Kulağa her ne kadar aptalca gelse de, bu şeylerden biri bir araya geldiğimizde nasıl oturduğumuz olabilir. İsa buradayken, O’nun etrafında insanlardan oluşan bir çember vardı. “Sonra çevresinde oturanlara bakıp şöyle dedi: “İşte annem, işte kardeşlerim!” (Markos 3:34) O’nun etrafında bir çember oluşturarak oturmuşlar! O’nu, sadece sınırlı yetenekleri olan bir adamı, dinlemek için toplandığımızda yapılacak en doğal şey bu değil midir? Bu size çok basit gibi gelebilir ve kulağınıza pekte önemli gelmeyebilir, ama sizi temin ederim ki öyle. “Minber” ve “et” kelimelerinin Fransızca’da aynı şekilde telaffuz edildiğini duydum.
İşyerinde veya pazarda biri size bir şey sölediğinde, nasıl söyledikleri önemli mi? Elbette ki önemli! Geriye yaslanmış, sırtlarını bir taşa vermiş şekilde ve sessizce esneyerek bir şeyler söylemeleriyle, aynı şeyleri yüzleri size dönük ve gözlerinde ateşle parlarken söylemeleri birbirinden çok daha farklı olurdu. Herhangi bir şeyin NASIL söylendiği çok önemlidir.
Herkesin yüzü öne bakacak şekilde oturduğumuzda, tüm dikkatler tek bir adama yöneltilir. Artık eşitler arasında eşit değiliz. Ustam olarak, ya da orkestra şefi veya yöneten veya trafik polisi veya “birim” veya “hizmet” uzmanı, önümdeki tahtı kim almışsa ona itaat ederim. Ama şunu iyi bilin! RAB’bin gerçek bir kulu, kendisi için ilgi istemez. O zamana değin bir kadından doğan en büyük adam olan Vaftizci Yahya, “İsa büyümeli, bense küçülmeliyim.” dedi. RAB’bin her gerçek adamı aynı şeyi söyler, “ İsa büyümeli, ben küçülmeliyim. Kendime dikkat çekmek istemiyorum. İnsanların bana her zaman tüm cevaplara sahip olan kişi olarak bakmasını istemiyorum. Konuşan kişi olmaktan büyük keyif almıyorum. Ben sadece İsa’yı sevmek ve ona hizmet etmek ve herkesin de bunu yapmasına yardım etmek istiyorum. İsa büyümeli. Ben küçülmeliyim.”
RAB’bin her gerçek adamı geri adım atmak ister, böylece kendisinden ziyade İsa ilgi odağı olur. Yine, kimileri bunun anlamsız olduğunu söyleyecektir, ancak birçok ülkede ve şehirde bulunmuşluğumla sizi temin ederim ki önemsiz değildir. Bir şeyi nasıl söylediğimiz kesinlikle önemlidir. Sandalyeleri İsa’nın etrafına kurulmuş bir çember yerine sıralar halinde yerleştirdiğimizde, bu tüm ilgiyi bir adama yöneltmek gibidir. Diğer herkes sadece bir izleyici ve ilgi odağıysa yalnızca o adamdır. Bu çok yanlış, çünkü aramızda birçok armağan var ve hepsi İsa’nın parçaları. Eğer herkesi öne doğru tek bir yöne baktırırsak, sadece tek bir armağanı yüceltiriz. Bir insan her zaman “baş koltuğa” veya odak noktasına sahip olmaktan kimbilir ne kadar övünür.
Peki ya tüm armağanlar eşit bir konuma sahipse? Belki çemberde oturan çoban armağanı olan biri vardır. Belki öğretmen armağanına sahip biri burada oturuyor ve şurada bir merhamet armağanı oturuyor. Yardım armağanı burada oturabilir ve bir kehanet armağanı burada oturabilir. Tüm armağanların konumu eşittir çünkü hepsi İsa’dır! Mantığı anladınız mı? (Eğer bir bilgisayarınız varsa, bunun bir “resmini” görmek için JesusLifeTogether.com/JesusAsHead adresine bir göz atın.)
Şimdi, eğer bu çemberdeki bir anne çocuklarını yetiştirme konusunda gözyaşları içindeyse, öğretmen armağanlı onunla konuşabilirdi ve Pavlus’un Titus’ta kadınlar hakkında söylediklerini öğretebilirdi. Merhamet armağanlı merhamet düşünceleri sunabilir; belki de bir zamanlar küçük çocukları vardı ve duygularını paylaşabilirdi. Kehanetsel içgörüye sahip olan armağanlı, bu kız kardeşin neden çocuklarıyla ilgili sorunları olduğunu ve bunun gibi şeyleri görebilirdi. Şimdi, nihayet, RAB’bin emrine gerçekten itaat edebiliriz: “Toplantıda oturanlardan birine Vahiy gelirse, konuşmakta olan sussun.” Şükürler olsun!! (Bağırışlar, yankılanıyor!)
HERKES, EŞİT DERECEDE ÖNEMLİ
Ayrıca, 1 Korintliler 14’te RAB buyurdu ki “Öyleyse ne diyelim, kardeşler? Toplandığınızda her birinizin bir ilahisi, öğretecek bir konusu, bir vahyi, bilmediği dilde söyleyecek bir sözü ya da bir çevirisi vardır. Her şey topluluğun gelişmesi için olsun.” İsa dışında başka patron yoktur! “Hiçbir adama lider, efendi, öğretmen veya papaz demeyin. Hepiniz kardeşsiniz.” Hepiniz İsa’ya sahipsiniz ve O her birimizin içinde eşittir. Elbette, olgunluk farklılıkları olacaktır ve bazı armağanlar daha “halkın görebileceği” şekildedir, diğer armağanlar ise daha sessizdir veya halkın olduğu ortamlarda daha az görünür. Ancak hepsi oradadır ve olanak sunmaktadır. Bazen İsa’nın merhametine, bazen de İsa’nın öğretisine ihtiyacımız olur. Bazen İsa’nın şarkılarına ihtiyaç duyarız ve bazen sorunları çözmek için İsa’nın yardımına ihtiyacımız olur. Ama hepsi eşit derecede İsa’dır. Lütfen 1 Korintliler 14: 26-40’ı okuyun.
Bunun cesaret gerektirdiğini görebiliyor musunuz? Bunun inanç ve itaat gerektirdiğini görebiliyor musunuz? Bunlarla yaşamaya başlarsanız hayatınızı değiştireceğini görebiliyor musunuz? Artık yatağa bağlanmayacaksınız! Armağanınız artık göz ardı edilmeyecek. Armağanınız benim armağanımdan farklı, ama sizin armağanınız benimkiyle denk. Benim armağanıma ihtiyacınız olduğu kadar benim de sizin armağanınıza ihtiyacım var.
Hayatımda gerçekleşen en önemli şeylerden bazıları, on iki yaşındaki bir çocuğun armağanıyla hayatımı etkilemesi sebebiyle oldu. Kadınlar hayatımı etkiliyor ve çocuklar hayatımı etkiliyor. Yaşlı insanlar hayatımı etkiliyor. Üstelik sadece Pazar sabahı da değil, her gün!
Biz her gün bir Rahipler Krallığıyız. Toplantılarsa, gerçekten, bahanesi. Büyümemizin yüzde doksanı birlikte yaşamaktan ve belki de sadece yüzde onu toplantılardan geliyor. Bu, evinizden çıkmanız ve başkalarının evlerine girmeniz gerektiği anlamına gelir. Evlerine su, yiyecek veya kıyafet götürün. Bir çocuğa kızgın olduklarını gördüğünüzde, onlarla konuşmak ve yürümek için onları bir kenara çekmeniz gerekebilir. Hayatlarındaki övüncü gördüğünüzde, kollarınızı etraflarına sarın ve övünmemelerini isteyin. Bir kardeşin hayatında bencillik gördüğünüzde, kolunuzu etrafına sarın ve “lütfen artık bencil olma.” diyin. Biz gözlerimizi bir sonraki toplantıya kadar yummayız. Her gün birbirimizin hayatının içinde, RAB’bin işini yapan rahipler ve “yüz anne, erkek ve kız kardeş.” olarak yaşıyoruz.” Bu da, İbraniler 3’te ve diğer birçok kutsal kitapta RAB’bin mutlak bir emirdir.
İlk temel taş “Hristiyan nedir? Kilise üyesi nedir? ”. Eğer kilisede İsa’ya gerçekten dönüşmemiş insanlar varsa, o zaman yaşamamanız gereken savaşlar ve kavgalar hep olacaktır. İncil, “En küçüğünden en büyüğüne herkes O’nu tanıyacak” der. Kendisine üye diyen herkes İsa’ya gerçekten sevgi dolu olduğunda, çok daha fazla huzur olur - kavga olmaz, dedikodu olmaz. Ve her gün birbirimize karşı derin bir sevgi mevcudiyeti olur. Hayatınızdan vazgeçmediğiniz sürece İsa Kilisesi’nin gerçek bir üyesi olamazsınız. Sadece Hristiyanlar kiliseye üye olabilir. Diğer herkes sadece ziyaret eder. Ama İsa Kilisesi’nin üyeleri değillerdir.
İncil’in söylediği tam olarak budur. Ve “maya” aralarından çıkarılmalıdır, yoksa İsa’yı söylediğimiz kadar seviyor olmayız. “Eğer Beni seviyorsan, Emirlerime itaat edeceksin.” Kilise, Efendisi İsa ile sonsuza dek evil olmak için kendilerine ölmeyi seçmiş olanların, O’nun kanında yıkananların bağlanması, güçlendirilmesi, donatılması ve korunması içindir. Yaşamları ve seçimleri ile ve “Işığı sevip” (Yu. 3, 1 Yu. 1) sevmediklerine göre kanıtladığı üzere, bu kararı vermemiş olan hiç kimse kendisini bir Hristiyan veya İsa’nın Bedeni’nin bir parçası olarak görmemelidir. RAB böyle söylemiştir.
“Kilise”’nin başka herhangi bir tanımı insan ürünüdür ve “cehennemin kapıları” böyle bir sahteciliğe karşı aralanacaktır. Etrafınıza bakın. Ulus ulus, şehir şehir her sokak köşesinde bunu göreceksiniz. RAB’bin Planı bu değil, yalnızca insanların İsa’nın logosunu kullanarak vicdanlarını rahatlattığı, bedenlerini doyurdukları bir şey. Ama bunda şifa yok! Mesih yalnızca Şamdan bırakabileceği yerde dolaşır!
İkinci temel taş liderlikle ilgilidir. Dirilen Mesih’in Ruhu ve Mevcut Yaşamı - bizim tek liderimizdir. “Dünya Beni görmeyecek, ama sen göreceksin!” Herkesin sahip olduğu o Ruhun ölçüsü, sahip olabileceği armağan, sahip oldukları Yaşayan İsa ile gerçek, canlı ilişkinin olgunluğu ve derinliği—bu, “Liderliğin” İncil tanımıdır.
Hakikat #3: Günlük Yaşam
Üçüncü temel taş birlikte geçirdiğimiz günlük yaşamımızla ilgili ve bundan biraz bahsettik. Günlük yaşam kaç tane toplantı yaptığımızla alakalı değildir, aksine birbirimizin hayatına ne kadar dahil olduğumuzla alakalıdır. Bir rahip olarak her gün etrafımızdakilerin evliliğine ve çocuklarına, çalışma alışkanlıklarına ve çevremizdeki kişilerin karakter özelliklerine dahil oluyor muyuz? Her gün, erkek ve kız kardeşlerle gönül seviyesinde ilgileniyor muyuz? “Birbirimizin yükünü taşıyor muyuz ve böylece Mesih’in Yasasını yerine getiriyor muyuz”? “Günahlarımızı birbirimize itiraf ediyor ve iyileşiyor muyuz”? “İnanç için tek bir Adam olarak mücadele ediyor muyuz”, “her destekleyici bağla bir araya geliyor” ve “birbirine bağlanıyor” muyuz — ve bunun daha azı olan hiçbir şeyi “Gerçek Kilise” ve “Mesih’in Bedeni” olarak kabul etmemeyi uyguluyor muyuz? İsa’nın ne demek istediğini sadece orada öğreneceksiniz: “Kilisemi cehennemin kapılarının galip gelemeyeceği veya alt edemeyeceği bir şekilde inşa edeceğim!” Diğer her şey taviz, kayıtsızlık, itaatsizlik, kopukluk ve rasyonalizasyon “kumları üzerine inşa edilmiş bir ev”’dir. Ve maalesef o doğrultuda meyve verecektir. RAB, nasıl inşa ettiğimizin önemli olduğunu söyledi!
Size bir Kutsal Yazı göstereceğim ve eğer o yazanlara itaat ederseniz hayatınızın geri kalanını değiştirecektir. Bu Kutsal Yazıyı uygularsanız, diğer şeylerin ne kadar mantıklı olduğuna şaşıracaksınız. Bu İsa’nın bir emirdir. Yapacak mısın? Olur mu? O’nu seviyor musun? O’nunla aynı fikirde olmak, üzerinde çalışmak ya da hakkında şarkı söylemek ya da hakkında toplantılar yapmak yerine, O’nun söylediği şeyi YAPMAK tüm hayatınızı değiştirecek! Haydi birlikte bakalım. Kutsal Yazı İbraniler 3:12-14’tür:
“Dikkat edin, kardeşlerim, hiçbi¬rinizde size diri RAB’bi bıraktıracak kötü, imansız bir yürek barınmasın. Bugün diye bilinen günler sürdük¬çe birbirinizi yüreklendirin. Böylece, hiçbiriniz günahın aldatmasıyla yüre¬ğini nasırlaştırmasın. Eğer başlan¬gıçtaki güvenimizi sonuna dek sürdü¬rürsek biz Mesih’in paydaşlarıyız.”
Bu Kutsal Yazının ne söylediğine dikkat edin – RAB’bin sözüdür. Yüce RAB’bimiz size ve bana her gün birbirimizi uyarmamız ve birbirimize yardım etmemiz gerektiğini söylüyor. Her gün yan yana olmalıyız. Kutsal Ruh “her gün” demeyi seçti.” Her Pazar demedi. Her Pazar ve Çarşamba demedi. Toplantılarda bile demedi. Her gün birbirimizin hayatına Hakikat düzeyinde dahil olmamızı buyurdu. Eğer başkaları dahilse ya da olabiliyorsa ve siz yaşam tarzı, övünme, bencillik veya yaşam koşullarından dolayı dahil olmuyorsanız, RAB sizin nasır bağlayacağınızı ve O’nun hissettiklerini hissedemeyeceğinizi söyledi. Bunu yapmadığınızda bilmediğiniz halde bildiklerinizin doğru olduğunu düşünerek kandırılacaksınız. Kutsal Yazı’nın tam olarak söylediği de budur! Sadece yap demedi. Bunu yapmamanın sana çok fazla zarar vereceğini söyledi. Her gün benimle hayatım hakkında konuşan kardeşlerim olmazsa—her gün—nasır bağlarım. Kandırılırım. Şunları söyleyebilirsiniz: “Ama ben Kutsal Kitabım İncil’i her gün okuyorum!”, “Ama her gün dua ediyorum!”, “Karım bir Hristiyan ve onu her gün görüyorum!”. RAB böyle demiyor. İncilinizi okuyabilir ve her gün dua edebilirsiniz, ancak her gün birbirinizin hayatına dahil olmazsanız, gittikçe nasır bağlar ve daha fazla kandırılırsınız. RAB bunu İbraniler 3: 12-14’te söylüyor. İncil’e inanıyor musunuz? RAB’be inanıyor musunuz?
İncil’i kim yazdı? RAB! RAB, her gün birbirimizin hayatına dahil olmamız gerektiğini söyledi. Bencil olduğumu görürseniz, bana gelip, “Kardeş, bencil olma. Bu İsa’yı üzüyor.” demelisiniz. Övündüğümü duyduğumu görüyorsanız, lütfen bana yardım edin ve RAB’bin övünenlere karşı olduğunu hatırlatın. RAB’bin bana karşı olmasını istemiyorum! Bana yardım etmelisin çünkü her zaman göremiyorum. Bunu hiç kimse yapamaz. “Her gün birbirinizi yüreklendirin ki hiçbiriniz günahın aldatmasıyla yüre¬ğini nasırlaştırmasın.” Bu, günlük hayatımızın önemli (ve neredeyse tümdünya çapında itaat edilmeyen) bir parçasıdır. Bu, yeteneklerinizi kullanarak bir rahip olmanın ve “RAB sizin aracılığınızla temyiz ediyormuş gibi Mesih’in bir elçisi” olmanın temel yollarından biridir.
Hakikat #4: Toplantılar
1800 yıldır, Hristiyan dünyası kimin Hristiyan olduğu ... kimin lider olduğu ... günlük hayatın nasıl olması gerektiği ... ve toplantıların nasıl olması gerektiği konularında karışıklık yaşadı. Baba’mız bu şeyleri hayatınıza geri getirmek istiyor. Nasıl ki RAB’bin Sözü, Kral Yoşiya’nın zamanında göz ardı edilmişse ve Hakikat insanların krallıklarının ve geleneklerinin enkazı altına gömüldüyse, bugün çok uzun zamandır göz ardı edilmiş olan Tanrı’nın Gerçekleri (ama her zaman İncil’de yer alan) insanları özgür kılabilir. RAB hayatınızı mucizevi bir şekilde değiştirir ve dolayısıyla çevrenizdeki herkesi değiştirir. Bunlar çok güçlü ve değerli gerçeklerdir. Köyünüzde az kişi de çok kişi de olsa, Davut’un yakın arkadaşı Yonatan’ın da dediği gibi, “Gerek çoklukta, gerekse azlıkta RAB’bin zafere ulaştırmasına engel yoktur.” “Kâhyalarda aranan başlıca nitelik güvenilir olmalarıdır.”. Geçmişte görmezden geldiğimiz veya itaatsizlik ettiğimiz Hakikat hakkında bir şeyler yapma cesaretine sahip olmalıyız. Siz O’nun için cesurca yaşarken, O sizin Çobanınız, sizin Kaleniz ve sizin Arkanızı Kollayanınız olacaktır.
İncil’in 1. Korintliler 14’te ilettiği gibi toplantılar yapma cesaretine sahip olmalıyız, “Toplandığınız zaman her birinizin bir ilahisi, öğretecek bir konusu, bir vahyi var.”. İsa’nın Kendisinden başka sorumlu kimse yoktur. “Birbirimizi sevgiye ve iyi işlere doğru nasıl teşvik edebileceğimizi” düşünerek bir araya geliyoruz (İbraniler 10:24-26). Bir araya geldiğimizde birbirimize nasıl yardım edebileceğimiz hakkında düşünmeli ve dua etmeliyiz ve her birimiz RAB’bin sözünün ve RAB’bin sevgisinin taşıyıcısı olma sorumluluğunu üstleniyoruz. Her birimiz “birbirimizi sevgiye ve iyi işlere nasıl teşvik edeceğimizi düşündük.” Bu İbraniler 10’da yer alıyor. Lütfen emin olun ve bir sonraki kutsal yazıya bakın! Bu hepimiz için geçerli hatta “toplantılar” için de!
1. Korintliler 14 şöyle diyor: “İkinci kişiye vahiy geldiğinde—ikinci kişi RAB’den bir şey duyduğunda—birinciyi oturtun.” İncil böyle diyor. Neden İncil’in dediğini yapmıyoruz? Herkes gibi Tanrı’yı dinlemesi ve ona karşılık vermesi dışında, “özel kişiden” “otomatik olarak” hiçbir bir şey yapması beklenmemelidir. - İnsanların geleneklerinden ziyade RAB’bin emrine uyuyorsak - biri İsa’dan bir öğreti sunuyorsa ve diğerleri bir ilahi, şarkı veya vahiyle gelirse; eğer bu erkek veya kız kardeş İsa’nın onlara gösterdiği bir şeyi paylaşıyorsa ve vahiy ikinci kişiye gelirse, ilki oturur. Aynen İncil’in her zaman söylediği gibi.
Biz niçin bunu yapmıyoruz? Bunun sebebi, Roma katoliklerinden ve “Protestan” ve “mezhepsel” ve putperest atalarımızdan ağır bir gelenek yükü miras almış olmamızdır. “Rahip” veya “papaz” veya sunucu veya CEO en önde, “alt sınıf”’a ruhban sınıfı mensubu olmayanlara konuşma yapıyor ve tüm fakir insanlar, tüm izleyiciler sadece oturuyor ve dinliyor. Bu muhtemelen “Nikolacılar”a (“halkını fethedenler”olarak tercüme edilir) ait olan ve İsa’nın nefret ettiğini söylediği bir uygulama ve “doktrin”dir.
Aksine İsa, “etrafındaki çembere” herkesin bir ilahisi, bir şarkısı, bir vahyi olduğunu söyledi. Hepimiz eşitiz. Hepimiz, ortak iyilik adına İsa’nın farklı yanlarının bireysel olarak içimize aktarıldığı kardeşleriz demiştir. Bu ne kadar hayret uyandırıcı ve harika bir şey! Ruhban sınıfı, dindarlığı ve ritüeliyle dolu “atalarımızın aktardığı boş geleneklerden” bizi KURTARIYOR. Bizi, RAB’be güvenmenin ve her şeyi bir arada olduğu gibi sevmenin “tehlikeli” dünyasında özgür bırakıyor! Lakin orada kaos yaşanmaz çünkü Kendisine “Barışın ” ve “Düzenin RAB’bi” diyor. Bu insanın O’nun “için” yaptığı manipülasyondan ziyade, O’nun kendi emridir.
DEĞİŞİM TEMELLERİ
Bu alışageldiklerinizden farklı mı? RAB’bin yolunu inşa edecek cesaretimiz var mı? Korkutuyor mu? Kulağa eğlenceli mi geliyor? Hem de çok eğlenceli! Ait olduğumuz Kilise’nin üyesi olan kimi adamlar yirmi yıldır Hristiyanlardı ve hala bebeklerdi. Fakat bu yolları öğrendiklerinde ve rahip olarak görevlerini yapmaya başladıklarında, sadece bir yıl içinde on yıllık bir değer kazandılar. Şükürler olsun! Diğerleri yüzlerce ve hatta binlerce üyesi olan kiliselerin “liderleri” idi. Fakat halen sadece ruhani birer bebek olduklarını öğrendiler! Lider olduklarını düşünüyorlardı, ancak birçok çocuk ve annenin kendilerinden çok daha ruhani olduğunu öğrendiler. Bebek olmayı bırakıp büyümeleri gerekiyordu ve öyle yaptılar! Tüm bunlar çok korkutucu ama aynı zamanda çokta heyecan verici.
İncil’inizde hep varolmuş oaln bu gerçekleri uygulamaya koyarsanız, bundan iki yıl sonra İsa’ya ne kadar yakınlaştığınıza şaşıracaksınız. “Her gün birbirinize nasihat edin.” Birbirinizin çocukları, evlilikleri ve işyerleriyle “her gün” ilgilenin. Yanlarına gidin! “Konfor alanınızdan” çıkmalı ve daha önce yapmadığınız zamanların aksine oraya gitmelisiniz! Evet, SENİ kastediyorum! :) Lütfen, İsa için! Her gün etkin, sevgi dolu, akıllı bir şekilde birbirinizin hayatına “RAB’bin önünde” sözünü söyleyin. “Kardeşler, bir araya geldiğinizde herkesin bir ilahisi, bir şarkı, bir vahyi vardır.” “İkinciye vahiy geldiğinde, birincisinin oturmasına izin verin.” Bunu yaparken, Hristiyan olduğunu düşündüğünüz bazı kişilerin İsa’yı hep sandığınız kadar sevmediğini görebilirsiniz. Ayrıca, çok zayıf olduğunu düşündüğünüz kişilerin de hayal edebileceğinizden daha güçlü ve daha akıllı hale geldiğini görebilirsiniz. RAB’bin yolları sahtekarlıkları ve sahteciliği açığa çıkarır ve zayıfları çok güçlü kılar. Yüce RAB’bim!
Bu zenginlikler size emanet edilmiştir. İsa aşkına bunları uygulamaya koyun. Bu taşlar temeldir. Bir Hristiyan’ın gerçekte ne olduğunu İsa’nın söyledikleri doğrultusunda tanımlamalısınız. Liderliği ve liderliğin gerçekte ne olması gerektiğini anlamalısınız. Hayatlarınızı her gün birlikte geçirin; birbirinizi destekleyerek, birbirinizi inşa ederek yaşayın. Öğleden sonralarınız ve akşamlarınız boyunca İsa’yı daha fazla yüceltmek ve sevmek için birbirinize yardım edin. Gelin ve Kral İsa’nın etrafında buluşun.
İsa’yı seviyorsanız ve doğru yolu inşa ederseniz, cehennemin kapıları artık hüküm sürmeyecektir. Günah yok edilecek. Zayıflıklar ve hastalıklar iyileşecek. Günahlar affedilecek. Nezaket birçok kişiyi tövbeye götürecektir. Güzel rüyalarınızda hayal edebileceğinizin de ötesinde ilişkiler inşa edilecek veya yeniden kurulacaktır. Evrendeki yıldızlar gibi parlayacak, RAB’bin iyiliğini göstereceksiniz. Ve Gelin, Kilise “kendini hazırlayacak” ve Damat’ın dönüşü için hazır olacak!! Amin?